DEPRESYON
Depresyon Nedir?
Depresyon, kişinin işlevsellik (toplantılara zamanında gitmek, faturaları zamanında ödemek gibi) kapasitesini önemli ölçüde etkileyen, somatik (bedensel) ve bilişsel değişikliklerin beraberinde gelen üzgün, boş veya huzursuz ruh halinin varlığıdır (DSM-V, 2013).
Depresyonu normal yastan ayıran şey ise yas tuttuğumuz zamanda yaşadığımız üzüntü, ağıt, değişkenlik gösteren anksiyete, kötü rüyalar ve buna bağlı uyku sorunları, iştahsızlık, kısa süre içerisinde meydana gelen beklenmeyen ani kilo değişimleri ve normal etkinliklere karşı ilgi azlığı belirtileri zaman geçtikçe azalır. Ayrıca yas tutarken benlik saygımız azalmaz yani kendimizi değersiz ya da suçlu hissetmeyiz ve işlevselliğimizde de önemli bir kayıp gözlemlenmez (Türk Psikiyatri Derneği, 2022).
Depresyonun Belirtileri Nelerdir?
Depresyonda olan danışanlarda mutsuzluk, uyku ve yemek yeme düzeninin bozulması, normalden daha yavaş hareket edilmesi, enerjide azalma ya da yorgunluk hissi, kişinin kendisine dair olumsuz duygular hissetmesi (mesela kendini değersiz ve suçlu hissetme), benlik saygısında azalma, olaylara ve etkinliklere olan ilgi kaybı, karamsarlık, karar vermede güçlük çekme, motivasyon kaybı, kaçma ve intihar düşünceleri gözlemlenebilir (Hisli, 1989).
Depresyonun Nedenleri Nelerdir?
Depresyonun kesin bir nedeni olmasa da kişiyi depresyona doğru itebilecek durumlar bulunabilir ve bu durumlar kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Genetik aktarım, sevilen kişi ile ayrılık, sevilen kişinin ölümü, doğum yapmak, işsizlik, yaşamdaki olumsuz olaylar, stres yaşatan durumlar, sorunlarla uygunsuz yüzleşme yöntemleri veya madde kullanımı gibi birçok durum depresyonun sebebi olabilir.
Depresyonun Çeşitleri Nelerdir?
Depresyonun önemli alt başlıkları olarak görebileceğimiz konular:
Yıkıcı duygudurum düzensizliği bozukluğu
Yeğin (majör) depresyon bozukluğu
Süregiden (distimi) depresyon bozukluğu
Aybaşı öncesi (premenstrüel) disfori bozukluğu
Depresyonun Tedavisi Nasıl Yapılır ve Neden Raba Psikoloji?
Depresyonun tedavi edilebilmesi için danışan ve danışmanın birlikte çalışması çok önemlidir. Depresyon bozukluğuna sahip bir birey enerjisiz, umutsuz, mutsuz olmasına rağmen danışmanın verdiği görevleri yapar, kendini hayata katılmak adına zorlarsa tedavi süreci çok daha olumlu seyir görecektir. Bunun dışında ilaç takviyesi de gerekli görülebilir. Depresyonun tedavisinde en önemli şey danışanın gerçekten bu bozukluğa son vermek adına gösterdiği çabadır. Bu çabaya da sağlık personellerinin yol gösterip yardımcı olması ile bu bozukluk yenilebilmesi yüksek ihtimalli bir bozukluğa dönüşebilir.
Kaynakça
Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı (DSM-V) (5 b.). Amerikan Psikiyatri Yayıncılığı.
Hisli, N. (1989). Beck Depresyon Envanteri’nin Üniversite Öğrencileri İçin Geçerliliği, Güvenilirliği. Psikoloji Dergisi, 7(23), s. 3-13.
Türkiye Psikiyatri Derneği. (2022). Depresyon Konusunda Bilmek İstedikleriniz?
YIKICI DUYGUDURUM DÜZENSİZLİĞİ BOZUKLUĞU
Yıkıcı Duygudurum Düzensizliği Bozukluğu Nedir?
Kişinin sözel (örneğin öfke patlamaları) ve/ya da davranışsal (örneğin canlı veya cansız varlıklara karşı saldırgan tutum) olarak, içinde bulunduğu veya kışkırtıldığı duruma göre yoğunluk ya da süre açısından büyük ölçüde tutarsız olan, yinelenen, ağır öfke patlamaları yaşamasıdır (DSM-V, 2013: 156). Bu bozuklukta en önemli ve ayırt edici kavram irritabilitedir. İrritabilite, kişide düşük hayal kırıklığı ve öfke eşiği bulunması, sık ve gelişimsel olarak tutarsız öfke patlamaları ile sonuçlanan sinirlilik halini tanımlamak için kullanılır. (Breda ve Ardizzone, 2021: 1039)
Yıkıcı Duygudurum Düzensizliği Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?
Bebeklerde aralıksız ağlamanın büyüdükçe günde birkaç kez tekrarlanan sinir krizlerine dönüşmesi; tantrumlar geçirmek (öfke, ağlama ve tıslama nöbetleri), vurmak, tekmelemek ve kırılabilecek nesneleri yere fırlatmak, kontrol edilmesi zor davranışlar sergilemek, gergin olmak, her şeyden rahatsız ve huzursuz hissetmek, kimse tarafından sevilmediğini düşünmek, yaşanılan önceki olayları hatırlayıp saatlerce sinirli kalmak, kolayca sıkılmak, odaklanmada zorluk, talimatları izlememek gibi davranış kalıpları çocuklarda ve ergenlerde yıkıcı duygudurum düzensizliği bozukluğunun belirtisi olabilir. (Roy, Lopes ve Klein, 2014: 919)
Yıkıcı Duygudurum Düzensizliği Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Yıkıcı duygudurum düzensizliği bozukluğu genel olarak çocuk ve ergenlerin nörolojik yapılarının diğer insanlara oranla farklı olmalarından kaynaklanır. Amigdaladaki -yeni uyaranların ve duyguların yorumlanması ve ifade edilmesini mümkün kılan beyin bölgesi- düşük aktivite ve medial frontal girus ve anterior singulat korteksteki – olumsuz duyguları değerlendirme ve işleme, kişinin kendi duygusal durumunu izleme, hüsrana uğradığında, kızgın veya üzgün olduğunda etkili bir tepki vermede görevli olan beyin bölgeleri- yüksek aktivite, yıkıcı duygudurum bozukluğuna sebebiyet verebilir. (Wiggins vd., 2016)
Yıkıcı Duygudurum Düzensizliği Bozukluğunun Tanısı Nasıl Konur?
Yıkıcı duygudurum düzensizliği bozukluğunun tanı kriterleri DSM-V’e göre aşağıdaki gibidir:
Çocuğun ya da ergen bireyin öfke patlaması haftada en az 3 kez ortaya çıkmalıdır.
Sinirlilik hali her gün olmakla birlikte dış dünyadan da gözlemlenebilmelidir.
Bu duygudurum 12 aydan veya 12 aydan daha fazla süreden beri görülmektedir ve 3 ay veya daha fazlasında bu duygudurumun olmadığı bir an olmamıştır.
bu duygudurum evde, okulda ya da akranlarıyla olan ortamlardan en az 2 tanesinde vardır ve en az 1 tanesinde kendini ağır bir biçimde gösterir.
Bu tanı, ilk kez, 6 yaştan önce konulmamalıdır. 6 yaşından 10 yaşına kadar olan süreçte belirtiler kendilerini göstermeye başlarlar. 10 yaşından 18 yaşına kadar olan süreçte bu duygudurum bozukluğu tanısı konulabilir ve 18 yaştan itibaren ilk tanı konulamaz.
(DSM-V, 2013)
Yıkıcı Duygudurum Düzensizliği Bozukluğunun Tedavisi Nasıldır?
Psikoterapilerin, antidepresan ve seratonin düzenleyici ilaçlarının yıkıcı duygudurum bozukluğu tedavisinde önemli rol oynadığı düşünülmektedir.
Kaynakça
Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı (DSM-V) (5 b.). Amerikan Psikiyatri Yayıncılığı.
Breda, M. A. (2021, Mayıs 20). Irritability in Developmental Age: A Narrative Review Of A Dimension Crossing Pediatric Psychopathology. Austrialian & New Zealand Journal Of Psychiatry, 55(11), s. 1039-1048.
Roy, A. K., Lopes, V., & Klein, R. G. (2014). Disruptive mood dysregulation disorder: a new diagnostic approach to chronic irritability in youth. American Journal of Psychiatry, 171(9), 918-924.
Wiggins, J. L., Brotman, M. A., Adleman, N. E., Kim, P., Oakes, A. H., Reynolds, R. C., … & Leibenluft, E. (2016). Neural correlates of irritability in disruptive mood dysregulation and bipolar disorders. American Journal of Psychiatry, 173(7), 722-730.
YEĞİN (MAJÖR) DEPRESYON BOZUKLUĞU
Yeğin (Majör) Depresyon Bozukluğu Nedir?
Yeğin (majör) depresyon bozukluğu, klinik görünümde (duygulanım ve ruh halinde çökkünlük), otonom sinir sistemindeki işlevlerde (örneğin uyku ve iştah bozuklukları), bilişte (örneğin uygun olmayan suçluluk ve değersizlik duyguları) ve psikomotor aktivitede (örneğin ajitasyon veya gerilik) anormallikler içeren psikolojik bir durumdur. (Fava ve Kendler, 2000: 335)
Yeğin (Majör) Depresyon Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?
KLİNİK BELİRTİLER:
Çökkün duygudurum: Çökkün duygudurumunun bir diğer adı da disforidir. Disforisi olan kişiler kendilerini, mutsuz, kederli, elemli, hüzünlü, karamsar, umutsuz, sıkıntılı, boşlukta, morali bozuk hissederler ve bu duygudurumu devamlılık gösterir.
İlgi Azlığı ve Anhedoni (Zevk alamama): Kişinin işine ve çevresine olan ilgisi azalır, önceden zevk alarak yaptığı etkinliklerden zevk alamaz duruma gelir.
Bunaltı (anksiyete), sıkıntı hissi: Anksiyete depresyonun karakteristik bir özelliği değildir ancak kendisini gerginlik, engel olunmaya karşı tahammülsüzlük, unutkanlık, sinir artışı veya bunaltı hissi gibi belli edebilir. Çarpıntı, karın ağrısı, ishal, baş ağrısı ve dönmesi, ağız kuruluğu gibi fizyolojik belirtiler de bulunabilir.
Affektif Anestezi: Ağır depresif bozukluğu olan bireyler kendilerine aşırı derecede acı verecek durumlarda bile duygusal tepki veremez hale gelebilirler.
Bilişsel bozukluklar: Kısa süreli dönemde özellikle odaklanmada, bilgi işleme sürecinde, bellekte ve yürütücü işlevlerde bozukluklar ortaya çıkabilir.
Düşünce süreci ve akışı: Sorulara yanıt vermekte güçlük çekme veya yanıt verememe görülebilir. Bu durum mutizme (belirli sosyal alanlarda konuşmama) kadar ilerleyebilir.
Düşünce içeriği:
Suçluluk-değersizlik fikirleri: Kişi, kendisinde suçluluk duygusu yaratan anıları hatırlama eğilimindedir. Benlik saygısını azaltan bu durumlar kendilerini değersiz ve yetersiz hissetmelerine neden olabilir. Böylece bu düşünceler hezeyana dönüşebilir.
Olumsuz düşünceler: Kişinin dünyayı, kendisini ve geleceğini negatif olarak görme (negative triad) şeklinde olumsuz düşünceleri ortaya çıkabilir.
Umutsuzluk: Kişinin bulunduğu dönem, şartlar ve gelecekle ilgili umutsuz olması olasıdır.
Kararsızlık: Olumsuz düşünceler ve düşünce süreçlerinin yavaşlaması kişinin karar verebilme yetisini önemli derecede etkiler.
Hipokondriyak uğraşılar ve ağrı: Kişide hipokondriyak (kişinin ciddi bir hastalığını ya da normal bir durumunu gözünde büyütmesi) uğraşılar ortaya çıkabilir. Ayrıca, kişinin boyun, baş, ense veya eklem ağrıları çekme şikayetleri de bulunabilir.
Obsesif ruminasyonlar (Zihinsel geviş getirme) ve fobiler: Kişinin suçluluk duygusunu takıntılı şekilde düşünmesi, önceden bir fobisi ya da obsesif düşüncesi varsa bunların da artması olasıdır.
İntihar düşünceleri ve girişimleri: Kişi intihar düşüncelerine sahip olabilir, intihar girişiminde bulunabilir ya da intihar edebilir.
Konsantrasyon güçlüğü: Dikkat odaklamada güçlük, düşünce yavaşlaması ve psikomotor hareketlerde yavaşlama görülebilir.
Bellek bozukluğu: Hatırlamada zorluk ya da unutkanlık gözlemlenebilir.
Algı bozukluğu: Suçlayıcı ve intihara yönlendirici konularda sanrı ve varsanılar nadiren de olsa olabilir.
Dikkat bozukluğu: İstemli, istemsiz ve sürdürülebilir dikkat azalabilir.
BEDENSEL (VEJETATİF) BELİRTİLER
Enerji azlığı: Kişide genellikle yorgunluk, enerji azlığı ve halsizlik görülür.
İştah azlığı-kilo kaybı / iştah artışı-kilo alımı: Kişilerde çoğunlukla kilo kaybı ve iştah azalması görülürken atipik depresyonda ise tersine kilo alımı ve iştah artışı görülür.
Cinsel istek kaybı: Kişilerde cinsel istek kaybı görülür.
Uyku düzensizlikleri: Kişide yüksek oranda insomnia (uykuya dalmada güçlük) ya da ortalama olarak hipersomnia (gün içinde gelen uyuma atakları) görülebilir.
Sirkadiyen ritim bozuklukları: Sirkadiyen ritim (dünyanın dönüşünü 24 saatte tamamlaması sonucu canlılarda oluşan biyokimyasal, fizyolojik ve davranışsal ritimlerin tekrar edilmesidir) bozulunca kişide uyku sorunları oluşturur.
DAVRANIŞSAL BELİRTİLER
Psikomotor retardasyon: Kişinin fiziksel hareketlerinde azalma ve düşüncelerinde yavaşlamadır. Duygulanım, konuşma ve psikomotor gerilik gibi duygusal ve fiziksel tepkilerde yavaşlamalar gözle görülür.
Psikomotor ajitasyon: Kişinin amaçsız ve anlamsız hareketler yapmasıdır.
(Çelik ve Hocaoğlu, 2015: 52-55)
Yeğin (Majör) Depresyon Bozukluğunun Tanısı Nasıl Konur?
DSM-V’e göre yeğin (majör) depresyon bozukluğu tanısı kriterleri aşağıdaki belirtilerden 9 tanesinden en az 5 tanesinin bulunmasıdır ve bunlardan en az biri ya çökkün duygudurum ya da ilgi yitirme/zevk alamama semptomu olmalıdır:
- Neredeyse her gün, günün büyük bir bölümünde çökkün duygudurum
- Bütün veya neredeyse bütün etkinliklere karşı olan ilgide azalma ya da zevk alamama durumu (anhedoni)
- Neredeyse her gün psikomotorda yavaşlama (retardasyon) veya kışkırma (ajitasyon)
- Neredeyse her gün, içsel gücün kalmaması veya bitkinlik
- Neredeyse her gün aşırı değersiz hissetme veya suçluluk duygusu yaşamak
- Neredeyse her gün düşünmekte, odaklanmakta ya da karar vermekte zorluk yaşamak
- Yineleyici ölüm düşünceleri, intihar düşünceleri, intihar girişimi ya da intihar tasarlamak
Yeğin (Majör) Depresyon Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Beyin kimyası (örneğin beynin kimyasal seviyelerindeki anormallikler), genetik, yaşam olayları, tıbbi durumlar (örnek olarak fiziksel ağrılar veya diyabet, kanser ya da Parkinson gibi hastalıklar), ilaçlar (ilaçların yan etkileri olarak) ve kişilik (örneğin kolay bunalan veya olaylarla başa çıkmakta zorlanan kişilik özellikleri) depresyonun sebeplerinden biri veya birkaçı olabilir. (Cleveland Clinic, 2020)
Yeğin (Majör) Depresyon Bozukluğunun Tedavisi Nasıl Yapılır?
Yeğin (majör) depresyon bozukluğu toplumda sık görülen bir bozukluk olmasına rağmen tedavi süreci çok hassas ve önemlidir.
Tedavi Öncesi Süreç
Tamamen bir tanı değerlendirmesi yapmak
Kişinin kendisine veya çevresine zarar verebileceği bir risk faktörü olup olmadığını değerlendirmek
Kişinin hayatındaki stresler ve sağlık sorunlarını belirlemek
Uygun bir tedavi düzeni oluşturmak
Tedavi planını kişiselleştirmek
Tedavinin uzun sürebilme olasılığının farkına varmak
Tedaviyi yeterli dozda ve sürede kullanmak
Ölçüme dayalı bir bakım sağlamak
Bozukluğu durdurmak için çözmeye çalışmak
Tedavi sırasında
Bozukluğu durdurma noktasına ulaşmak için gereken dozda 6 ila 9 aya eşit veya daha fazla süre boyunca tedaviye devam etmek
Haftalık düzenli ziyaretler oluşturmak
Uyumu ve nüksetme belirtilerini izlemek
Bakım Tedavisi
Tedaviyi uzun süreli tutma (genellikle 1 yıldan fazla bir süre boyunca kişi belirli aralıklarla kontrol edilmeli ve eğer ilaç kullanan biri ise kişi senelik olarak kontrol edilmeli)
Haftalık, aylık ya da senelik düzenli ziyaretler oluşturmak
Uyumu ve nüksetme belirtilerini izlemek
(Davidson, 2010)
Bu süreç ancak danışan, psikoterapistin verdiği görevlere uyarsa ve düzelmek için çaba gösterirse başarılı olur çünkü psikoterapistin sadece bir araçtır.
Kaynakça
Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı (DSM-V) (5 b.). Amerikan Psikiyatri Yayıncılığı.
Cleveland Clinic Medical Professionals. (2022). Depression: Types, Symptoms, Causes & Treatment. [online] Cleveland Clinic.
Çelik, F. H., & Hocaoğlu, Ç. (2016). Major depresif bozukluk’tanımı, etyolojisi ve epidemiyolojisi: bir gözden geçirme. Çağdaş Tıp Dergisi, 6(1), 51-66.
Davidson, J. R. (2010). Major depressive disorder treatment guidelines in America and Europe. The Journal of clinical psychiatry, 71(suppl E1), 27767.
Fava, M., & Kendler, K. S. (2000). Major depressive disorder. Neuron, 28(2), 335-341.
SÜREGİDEN DEPRESYON BOZUKLUĞU (DİSTİMİ)
Süregiden Depresyon Bozukluğu (Distimi) Nedir?
Distimi, kronik bir seyir ile ilerleyen (en az iki yıl boyunca günün çoğunda depresif bir ruh halinde), kalıcı semptomları bulunan (iki aydan uzun semptomsuz dönemleri olmayan) ve sinsi yani gizli başlangıcı olan (bozukluğun ilk iki yılında majör depresif dönem olmayan) bir bozukluktur. Bilişsel (örneğin, düşük benlik saygısı, umutsuzluk), afektif (disforik duygudurum) ve sosyal-motivasyonel (örneğin, ilgi veya zevk kaybı, sosyal geri çekilme) semptomların vejetatif semptomlardan (örneğin, uyku veya iştah bozukluğu) daha yaygın olmasına rağmen, depresif semptomların tümüyle ortaya çıkabilir. (Klein ve Santiago, 2003: 808-809)
Süregiden Depresyon Bozukluğunun (Distimi) Belirtileri Nelerdir?
Distimi bozukluğuna sahip bireylerin yeme düzenleri yoktur, yani ya iştahları hiç olmaz ya da aşırı yeme problemleri yaşayabilirler. Bunun dışında bu bireylerde uyku sorunları da çok fazladır, yani ya hiç uyuyamazlar ya da aşırı uyurlar. Hayata dair enerjilerinin olmaması, yorgun hissetmeleri gibi şikayetleri olabilir. Özgüvenleri düşük olan bu bireyler sosyal yaşantıya katılımda zorluk çeker, çoğunlukla katılım göstermezler. Konsantre olmada zorluk çekebilir ve kararsızlardır. İçlerinde hayata, kendilerine veya geleceğe ait bir umut düşüncesi bulunmaz.
Süregiden Depresyon Bozukluğunun (Distimi) Tanısı Nasıl Konulur?
DSM-V’E göre distiminin tanı kriterleri 6 tanedir ve bu 6 taneden en az 2 tanesinin bulunması gereklidir. Ayrıca bu belirtiler 2 yıl boyunca gözlemlenebilmelidir (çocuk ve ergenlerde ise 1 sene yeterlidir):
- İştahsızlık veya fazla yeme
- Uykusuzluk veya çok uyuma
- Enerji düşüklüğü ya da yorgunluk
- Düşük özgüven
- Konsantrasyon düşüklüğü ya da karar vermede zorlanma
- Umutsuzluk hissi
(DSM-V, 2013: 168)
Süregiden Depresyon Bozukluğunun (Distimi) Nedenleri Nelerdir?
Ailevi Psikopatoloji: Distimi, kronik bir bozukluk olarak tanımlanır ve bu kelimeden anlaşıldığı kadarıyla aileden gelen bir etken görülme olasılığı çok yüksektir.
Erken Çocukluk Talihsizlikleri: Çocuklukta yaşanılan talihsizlikler (ebevenylerin kavgalı boşanması, yakın görülen bir bireyin vefatı gibi), fiziksel ve/ya cinsel istismar, ihmal gibi olaylar süregiden depresyon bozukluğuna sebebiyet verebilir.
Mizaç, Kişilik ve Kişilik Bozuklukları: Mizaç (örneğin içe dönük bir karaktere sahip olmak), kişilik ve var olan bir kişilik bozukluğu distimiye yol açabilir.
Kişilerarası İlişkiler: Kişilerarası güçlükler kişide stresi çoğaltır; olumsuz geribildirim beklentisi, aşırı onay arayışı, çatışmadan kaçınma ve suçlama gibi davranışların varlığı distimiye sebebiyet verebilir.
Bilişsel Etmenler: Stres veya ruminasyon gibi bilişsel etmenler de distimi nedenleri arasındadır.
(Cengiz vd., 2004: 22-23)
Süregiden Depresyon Bozukluğunun (Distimi) Nasıl Tedavi Edilir?
Geçici depresyon bozukluğu (distimi) psikoterapiler ve bazı çeşitli ilaçlarla tedavi edilir. Bu tedavi yöntemleri ayrı ayrı da olabilir, birlikte de olabilir. Psikoterapiler içerisinde danışmanlık (sorunları anlamak ve çözüm yolları bulmayı kolaylaştırmak için), davranışsal-bilişsel psikoterapi (olumsuz inançları daha gerçekçi görmeyi sağlamak adına) ve kişilerarası psikoterapi (duygu dışa vurumlarını kabul etmek, kontrol altına almak ve kişilerarası etkileşimleri geliştirmek için) vardır.
(Yazıcı, 2004: 61)
Kaynakça
Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı (DSM-V) (5 b.). Amerikan Psikiyatri Yayıncılığı.
Cengiz, Y., Kutlar, T., HACIOĞLU, M., & Yaman, M. (2004). Distimik Bozukluk: Gözden Geçirme. Düşünen Adam Dergisi, 17(1), 21-26.
Klein, D. N., & Santiago, N. J. (2003). Dysthymia and chronic depression: Introduction, classification, risk factors, and course. Journal of Clinical Psychology, 59(8), 807–816.
Yazıcı, O. (2004). Distimi. Klinik Psikiyatri. 54-62
AYBAŞI ÖNCESİ (PREMENSTRÜEL) DİSFORİ BOZUKLUĞU
Aybaşı Öncesi (Premenstrüel) Disfori Bozukluğu Nedir?
Premenstrüel Disforik Bozukluk (PDB) aybaşı döngülerinin âdet olma döneminden yaklaşık 1 hafta önce ortaya çıkan ve âdet kanamasının başladığı zamanda kaybolan, davranış ve duygu değişiklikleri ve fiziksel belirtiler gösterilmesine sebep olan bir bozukluktur. (Danacı vd., 2001: 15)
Aybaşı Öncesi (Premenstürel) Disfori Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Kişide irritabilite (aşırı tepki vermek), ağlama krizleri, ruh hali değişiklikleri, aşırı yorgun hissetmek, hayattan veya yaşanılan olaylardan zevk alamama, kontrasyonda güçlük, iştah değişiklikleri, depresif olmak gibi belirtiler bulunabillir. (Grady-Welikly, 2003; Müderris vd., 1999)
Aybaşı Öncesi (Premenstürel) Disfori Bozukluğu Tanısı Nasıl Konulur?
DSM-V’e göre aybaşı öncesi (premenstrüel) disfori bozukluğu tanısı aşağıda verilen maddelerden en az bir tanesini içermelidir:
- Duygusal değişkenlik (örnek olarak bir anda kendini aşırı kötü hissetme ya da kabul görmek için artan duyarlılık)
- Kolayca sinirlenmek, öfkelenmek ya da kişilerarası çatışmalarda artış
- Çökkün duygudurum, umutsuz hisleri veya kişinin kendini küçümseyen düşünceleri
- Bunaltı/gerginlik hissi ve/ya da diken üstünde hissetmek ve/ya da sinirli olmak
Bu 4 tanı ölçütünün dışında birleştirildiğinde 5. olarak sayılacak birkaç maddenin de en az bir tanesi göz önüne alınmalıdır:
- Anhedoni (Etkinliklerden veya insanlardan veya hayattan zevk alamama)
- Odaklanmada güçlük
- Uyuşukluk, kolay yorulma veya içsel güçte azalma
- Yeme isteği değişikliği (aşırı yemek yeme ya da belirli yiyecekleri aşırı yeme isteği)
- Aşırı uyuma ya da uykusuzluk
- Bunalmışlık/denetimi yitirmişlik hisli
- Fiziksel belirtiler (göğüslerde duyarlılık veya şişme, eklem/kas ağrısı veya ani kilo alımı gibi vücudun şişmesi)
Aybaşı Öncesi (Premenstürel) Disfori Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?
Genetik yapı, nörobiyolojik faktörler, hormonal değişiklikler, endokrin bozukluklar, ailede premenstrüel sendrom öyküsü bulunması, depresyon ya da duygulanım bozukluğu öyküsü (Örneğin lohusalık depresyonu) gibi durumlar kişide aybaşı öncesi (premenstürel) disfori bozukluğuna neden olabilir.
Aybaşı Öncesi (Premenstürel) Disfori Bozukluğunun Tedavisi Nasıl Yapılır?
Aybaşı öncesi (premenstürel) disfori bozukluğu tedavi yöntemi 2’ye ayrılır: biyolojik ve psikolojik yaklaşım. İlaçlar dışında bu bozukluğa eğitim, stres yönetimi ve stresin azalması, egzersiz, gevşeme teknikleri ve bilişsel-davranışçı psikoterapiler gereklidir (Türkçapar, 2011: 342).
Kaynakça
Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı (DSM-V) (5 b.). Amerikan Psikiyatri Yayıncılığı.
Danacı, A. E., Taşkın, E. O., Koltan, S. O., & Uyar, Y. (2001). Premenstrüel disforik bozuklukta semptomatolojinin adet döngüsüyle ilişkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2(1), 15-20.
Grady-Weliky, T. A. (2003). Premenstrual dysphoric disorder. New England Journal of Medicine, 348(5), 433-438.
Müderris, İ. İ., Gönül, A. S., Sofuoğlu, S., Taşçı, S., & Bayatlı, M. (1999). Genç kadınlarda premenstrüel disforik bozukluk prevalansı. Klinik Psikiyatri, 2(3), 197-201.
Türkçapar, A. F., & Türkçapar, M. H. (2011). Premenstruel Sendrom ve Premenstruel Disforik Bozuklukta Tanı ve Tedavi: Bir Gözden Geçirme. Klinik Psikiyatri Dergisi, 14(4).