DEPRESYON

Depresyon  Nedir?

Depresyon,  kişinin  işlevsellik  (toplantılara  zamanında  gitmek,  faturaları  zamanında  ödemek  gibi)  kapasitesini  önemli  ölçüde  etkileyen,  somatik  (bedensel)  ve  bilişsel  değişikliklerin  beraberinde  gelen  üzgün,  boş  veya  huzursuz  ruh  halinin  varlığıdır  (DSM-V,  2013).

Depresyonu  normal  yastan  ayıran  şey  ise  yas  tuttuğumuz  zamanda  yaşadığımız  üzüntü,  ağıt,  değişkenlik  gösteren  anksiyete,  kötü  rüyalar  ve  buna  bağlı  uyku  sorunları,  iştahsızlık,  kısa  süre  içerisinde  meydana  gelen  beklenmeyen  ani  kilo  değişimleri  ve  normal  etkinliklere  karşı  ilgi  azlığı  belirtileri  zaman  geçtikçe  azalır.  Ayrıca  yas  tutarken  benlik  saygımız  azalmaz  yani  kendimizi  değersiz  ya  da  suçlu  hissetmeyiz  ve  işlevselliğimizde  de  önemli  bir  kayıp  gözlemlenmez  (Türk  Psikiyatri  Derneği,  2022).

Depresyonun  Belirtileri  Nelerdir?

            Depresyonda  olan  danışanlarda  mutsuzluk,  uyku  ve  yemek  yeme  düzeninin  bozulması,  normalden  daha  yavaş  hareket  edilmesi,  enerjide  azalma  ya  da  yorgunluk  hissi,  kişinin  kendisine  dair  olumsuz  duygular  hissetmesi  (mesela  kendini  değersiz  ve  suçlu  hissetme),  benlik  saygısında  azalma,  olaylara  ve  etkinliklere  olan  ilgi  kaybı,  karamsarlık,  karar  vermede  güçlük  çekme,  motivasyon  kaybı,  kaçma  ve  intihar  düşünceleri  gözlemlenebilir  (Hisli,  1989).

Depresyonun  Nedenleri  Nelerdir?

            Depresyonun  kesin  bir  nedeni  olmasa  da  kişiyi  depresyona  doğru  itebilecek  durumlar  bulunabilir  ve  bu  durumlar  kişiden  kişiye  değişkenlik  gösterebilir.  Genetik  aktarım,  sevilen  kişi  ile  ayrılık,  sevilen  kişinin  ölümü,  doğum  yapmak,  işsizlik,  yaşamdaki  olumsuz  olaylar,  stres  yaşatan  durumlar,  sorunlarla  uygunsuz  yüzleşme  yöntemleri  veya  madde  kullanımı  gibi  birçok  durum  depresyonun  sebebi  olabilir. 

Depresyonun  Çeşitleri  Nelerdir?

Depresyonun  önemli  alt  başlıkları  olarak  görebileceğimiz  konular:

            Yıkıcı  duygudurum  düzensizliği  bozukluğu

            Yeğin  (majör)  depresyon  bozukluğu

            Süregiden  (distimi)  depresyon  bozukluğu

            Aybaşı  öncesi  (premenstrüel)  disfori  bozukluğu

Depresyonun  Tedavisi  Nasıl  Yapılır  ve  Neden  Raba  Psikoloji?

            Depresyonun  tedavi  edilebilmesi  için  danışan  ve  danışmanın  birlikte  çalışması  çok  önemlidir.  Depresyon  bozukluğuna  sahip  bir  birey  enerjisiz,  umutsuz,  mutsuz  olmasına  rağmen  danışmanın  verdiği  görevleri  yapar,  kendini  hayata  katılmak  adına  zorlarsa  tedavi  süreci  çok  daha  olumlu  seyir  görecektir.  Bunun  dışında  ilaç  takviyesi  de  gerekli  görülebilir.  Depresyonun  tedavisinde  en  önemli  şey  danışanın  gerçekten  bu  bozukluğa  son  vermek  adına  gösterdiği  çabadır.  Bu  çabaya  da  sağlık  personellerinin  yol  gösterip  yardımcı  olması  ile  bu  bozukluk  yenilebilmesi  yüksek  ihtimalli  bir  bozukluğa  dönüşebilir. 

Kaynakça

Amerikan  Psikiyatri  Birliği.  (2013).  Ruhsal  Bozuklukların  Tanısal  ve  Sayımsal  Elkitabı  (DSM-V)  (5  b.).  Amerikan  Psikiyatri  Yayıncılığı.

Hisli,  N.  (1989).  Beck  Depresyon  Envanteri’nin  Üniversite  Öğrencileri  İçin  Geçerliliği,  Güvenilirliği.  Psikoloji  Dergisi,  7(23),  s.  3-13.

Türkiye  Psikiyatri  Derneği.  (2022).  Depresyon  Konusunda  Bilmek  İstedikleriniz? 

YIKICI  DUYGUDURUM  DÜZENSİZLİĞİ  BOZUKLUĞU

Yıkıcı  Duygudurum  Düzensizliği  Bozukluğu  Nedir?

Kişinin  sözel  (örneğin  öfke  patlamaları)  ve/ya  da  davranışsal  (örneğin  canlı  veya  cansız  varlıklara  karşı  saldırgan  tutum)  olarak,  içinde  bulunduğu  veya  kışkırtıldığı  duruma  göre  yoğunluk  ya  da  süre  açısından  büyük  ölçüde  tutarsız  olan,  yinelenen,  ağır  öfke  patlamaları  yaşamasıdır  (DSM-V,  2013:  156).    Bu  bozuklukta  en  önemli  ve  ayırt  edici  kavram  irritabilitedir.  İrritabilite,  kişide  düşük  hayal  kırıklığı  ve  öfke  eşiği  bulunması,  sık  ve  gelişimsel  olarak  tutarsız  öfke  patlamaları  ile  sonuçlanan  sinirlilik  halini  tanımlamak  için  kullanılır.  (Breda  ve  Ardizzone,  2021:  1039)

Yıkıcı  Duygudurum  Düzensizliği  Bozukluğunun  Belirtileri  Nelerdir?

Bebeklerde  aralıksız  ağlamanın  büyüdükçe  günde  birkaç  kez  tekrarlanan  sinir  krizlerine  dönüşmesi;  tantrumlar  geçirmek  (öfke,  ağlama  ve  tıslama  nöbetleri),  vurmak,  tekmelemek  ve  kırılabilecek  nesneleri  yere  fırlatmak,  kontrol  edilmesi  zor  davranışlar  sergilemek,  gergin  olmak,  her  şeyden  rahatsız  ve  huzursuz  hissetmek,  kimse  tarafından  sevilmediğini  düşünmek,  yaşanılan  önceki  olayları  hatırlayıp  saatlerce  sinirli  kalmak,  kolayca  sıkılmak,  odaklanmada  zorluk,  talimatları  izlememek  gibi  davranış  kalıpları  çocuklarda  ve  ergenlerde  yıkıcı  duygudurum  düzensizliği  bozukluğunun  belirtisi  olabilir.  (Roy,  Lopes  ve  Klein,  2014:  919)

Yıkıcı  Duygudurum  Düzensizliği  Bozukluğunun  Nedenleri  Nelerdir?

Yıkıcı  duygudurum  düzensizliği  bozukluğu  genel  olarak  çocuk  ve  ergenlerin  nörolojik  yapılarının  diğer  insanlara  oranla  farklı  olmalarından  kaynaklanır.  Amigdaladaki  -yeni  uyaranların  ve  duyguların  yorumlanması  ve  ifade  edilmesini  mümkün  kılan  beyin  bölgesi-  düşük  aktivite  ve  medial  frontal  girus  ve  anterior  singulat  korteksteki  –  olumsuz  duyguları  değerlendirme  ve  işleme,  kişinin  kendi  duygusal  durumunu  izleme,  hüsrana  uğradığında,  kızgın  veya  üzgün  olduğunda  etkili  bir  tepki  vermede  görevli  olan  beyin  bölgeleri-  yüksek  aktivite,  yıkıcı  duygudurum  bozukluğuna  sebebiyet  verebilir.  (Wiggins  vd.,  2016)

Yıkıcı  Duygudurum  Düzensizliği  Bozukluğunun  Tanısı  Nasıl  Konur?

Yıkıcı  duygudurum  düzensizliği  bozukluğunun  tanı  kriterleri  DSM-V’e  göre  aşağıdaki  gibidir:

                        Çocuğun  ya  da  ergen  bireyin  öfke  patlaması  haftada  en  az  3  kez  ortaya  çıkmalıdır. 

Sinirlilik  hali  her  gün  olmakla  birlikte  dış  dünyadan  da  gözlemlenebilmelidir. 

Bu  duygudurum  12  aydan  veya  12  aydan  daha  fazla  süreden  beri  görülmektedir  ve  3  ay  veya  daha  fazlasında  bu  duygudurumun  olmadığı  bir  an  olmamıştır. 

bu  duygudurum  evde,  okulda  ya  da  akranlarıyla  olan  ortamlardan  en  az  2  tanesinde  vardır  ve  en  az  1  tanesinde  kendini  ağır  bir  biçimde  gösterir.

Bu  tanı,  ilk  kez,  6  yaştan  önce  konulmamalıdır.  6  yaşından  10  yaşına  kadar  olan  süreçte  belirtiler  kendilerini  göstermeye  başlarlar.  10  yaşından  18  yaşına  kadar  olan  süreçte  bu  duygudurum  bozukluğu  tanısı  konulabilir  ve  18  yaştan  itibaren  ilk  tanı  konulamaz.

(DSM-V,  2013)

Yıkıcı  Duygudurum  Düzensizliği  Bozukluğunun  Tedavisi  Nasıldır?

Psikoterapilerin,  antidepresan  ve  seratonin  düzenleyici  ilaçlarının  yıkıcı  duygudurum  bozukluğu  tedavisinde  önemli  rol  oynadığı  düşünülmektedir.

Kaynakça

Amerikan  Psikiyatri  Birliği.  (2013).  Ruhsal  Bozuklukların  Tanısal  ve  Sayımsal  Elkitabı  (DSM-V)  (5  b.).  Amerikan  Psikiyatri  Yayıncılığı.

Breda,  M.  A.  (2021,  Mayıs  20).  Irritability  in  Developmental  Age:  A  Narrative  Review  Of  A  Dimension  Crossing  Pediatric  Psychopathology.  Austrialian  &  New  Zealand  Journal  Of  Psychiatry,  55(11),  s.  1039-1048.

Roy,  A.  K.,  Lopes,  V.,  &  Klein,  R.  G.  (2014).  Disruptive  mood  dysregulation  disorder:  a  new  diagnostic  approach  to  chronic  irritability  in  youth.  American  Journal  of  Psychiatry,  171(9),  918-924.

Wiggins,  J.  L.,  Brotman,  M.  A.,  Adleman,  N.  E.,  Kim,  P.,  Oakes,  A.  H.,  Reynolds,  R.  C.,  …  &  Leibenluft,  E.  (2016).  Neural  correlates  of  irritability  in  disruptive  mood  dysregulation  and  bipolar  disorders.  American  Journal  of  Psychiatry173(7),  722-730.

YEĞİN  (MAJÖR)  DEPRESYON  BOZUKLUĞU

Yeğin  (Majör)  Depresyon  Bozukluğu  Nedir?

Yeğin  (majör)  depresyon  bozukluğu,  klinik  görünümde  (duygulanım  ve  ruh  halinde  çökkünlük),  otonom  sinir  sistemindeki  işlevlerde  (örneğin  uyku  ve  iştah  bozuklukları),  bilişte  (örneğin  uygun  olmayan  suçluluk  ve  değersizlik  duyguları)  ve  psikomotor  aktivitede  (örneğin  ajitasyon  veya  gerilik)  anormallikler  içeren  psikolojik  bir  durumdur.  (Fava  ve  Kendler,  2000:  335)

Yeğin  (Majör)  Depresyon  Bozukluğunun  Belirtileri  Nelerdir?

KLİNİK  BELİRTİLER:

Çökkün  duygudurum:  Çökkün  duygudurumunun  bir  diğer  adı  da  disforidir.  Disforisi  olan  kişiler  kendilerini,  mutsuz,  kederli,  elemli,  hüzünlü,  karamsar,  umutsuz,  sıkıntılı,  boşlukta,  morali  bozuk  hissederler  ve  bu  duygudurumu  devamlılık  gösterir.

  İlgi  Azlığı  ve  Anhedoni  (Zevk  alamama):  Kişinin  işine  ve  çevresine  olan  ilgisi  azalır,  önceden  zevk  alarak  yaptığı  etkinliklerden  zevk  alamaz  duruma  gelir.

Bunaltı  (anksiyete),  sıkıntı  hissi:  Anksiyete  depresyonun  karakteristik  bir  özelliği  değildir  ancak  kendisini  gerginlik,  engel  olunmaya  karşı  tahammülsüzlük,  unutkanlık,  sinir  artışı  veya  bunaltı  hissi  gibi  belli  edebilir.  Çarpıntı,  karın  ağrısı,  ishal,  baş  ağrısı  ve  dönmesi,  ağız  kuruluğu  gibi  fizyolojik  belirtiler  de  bulunabilir.

Affektif  Anestezi:  Ağır  depresif  bozukluğu  olan  bireyler  kendilerine  aşırı  derecede  acı  verecek  durumlarda  bile  duygusal  tepki  veremez  hale  gelebilirler.

Bilişsel  bozukluklar:  Kısa  süreli  dönemde  özellikle  odaklanmada,  bilgi  işleme  sürecinde,  bellekte  ve  yürütücü  işlevlerde  bozukluklar  ortaya  çıkabilir.

Düşünce  süreci  ve  akışı:  Sorulara  yanıt  vermekte  güçlük  çekme  veya  yanıt  verememe  görülebilir.  Bu  durum  mutizme  (belirli  sosyal  alanlarda  konuşmama)  kadar  ilerleyebilir.

Düşünce  içeriği:

            Suçluluk-değersizlik  fikirleri:  Kişi,  kendisinde  suçluluk  duygusu  yaratan  anıları  hatırlama  eğilimindedir.  Benlik  saygısını  azaltan  bu  durumlar  kendilerini  değersiz  ve  yetersiz  hissetmelerine  neden  olabilir.  Böylece  bu  düşünceler  hezeyana  dönüşebilir.

            Olumsuz  düşünceler:  Kişinin  dünyayı,  kendisini  ve  geleceğini  negatif  olarak  görme  (negative  triad)  şeklinde  olumsuz  düşünceleri  ortaya  çıkabilir.

            Umutsuzluk:  Kişinin  bulunduğu  dönem,  şartlar  ve  gelecekle  ilgili  umutsuz  olması  olasıdır.

            Kararsızlık:  Olumsuz  düşünceler  ve  düşünce  süreçlerinin  yavaşlaması  kişinin  karar  verebilme  yetisini  önemli  derecede  etkiler.

            Hipokondriyak  uğraşılar  ve  ağrı:  Kişide  hipokondriyak  (kişinin  ciddi  bir  hastalığını  ya  da  normal  bir  durumunu  gözünde  büyütmesi)  uğraşılar  ortaya  çıkabilir.  Ayrıca,  kişinin  boyun,  baş,  ense  veya  eklem  ağrıları  çekme  şikayetleri  de  bulunabilir.

            Obsesif  ruminasyonlar  (Zihinsel  geviş  getirme)  ve  fobiler:  Kişinin  suçluluk  duygusunu  takıntılı  şekilde  düşünmesi,  önceden  bir  fobisi  ya  da  obsesif  düşüncesi  varsa  bunların  da  artması  olasıdır.

            İntihar  düşünceleri  ve  girişimleri:  Kişi  intihar  düşüncelerine  sahip  olabilir,  intihar  girişiminde  bulunabilir  ya  da  intihar  edebilir.

            Konsantrasyon  güçlüğü:  Dikkat  odaklamada  güçlük,  düşünce  yavaşlaması  ve  psikomotor  hareketlerde  yavaşlama  görülebilir.

            Bellek  bozukluğu:  Hatırlamada  zorluk  ya  da  unutkanlık  gözlemlenebilir.

            Algı  bozukluğu:  Suçlayıcı  ve  intihara  yönlendirici  konularda  sanrı  ve  varsanılar  nadiren  de  olsa  olabilir.

            Dikkat  bozukluğu:  İstemli,  istemsiz  ve  sürdürülebilir  dikkat  azalabilir. 

BEDENSEL  (VEJETATİF)  BELİRTİLER

            Enerji  azlığı:  Kişide  genellikle  yorgunluk,  enerji  azlığı  ve  halsizlik  görülür.

            İştah  azlığı-kilo  kaybı  /  iştah  artışı-kilo  alımı:  Kişilerde  çoğunlukla  kilo  kaybı  ve  iştah  azalması  görülürken  atipik  depresyonda  ise  tersine  kilo  alımı  ve  iştah  artışı  görülür.

            Cinsel  istek  kaybı:  Kişilerde  cinsel  istek  kaybı  görülür.

            Uyku  düzensizlikleri:  Kişide  yüksek  oranda  insomnia  (uykuya  dalmada  güçlük)  ya  da  ortalama  olarak  hipersomnia  (gün  içinde  gelen  uyuma  atakları)  görülebilir.

                        Sirkadiyen  ritim  bozuklukları:  Sirkadiyen  ritim  (dünyanın  dönüşünü  24  saatte  tamamlaması  sonucu  canlılarda  oluşan  biyokimyasal,  fizyolojik  ve  davranışsal  ritimlerin  tekrar  edilmesidir)  bozulunca  kişide  uyku  sorunları  oluşturur.

DAVRANIŞSAL  BELİRTİLER

            Psikomotor  retardasyon:  Kişinin  fiziksel  hareketlerinde  azalma  ve  düşüncelerinde  yavaşlamadır.  Duygulanım,  konuşma  ve  psikomotor  gerilik  gibi  duygusal  ve  fiziksel  tepkilerde  yavaşlamalar  gözle  görülür.

            Psikomotor  ajitasyon:  Kişinin  amaçsız  ve  anlamsız  hareketler  yapmasıdır.

(Çelik  ve  Hocaoğlu,  2015:  52-55)

Yeğin  (Majör)  Depresyon  Bozukluğunun  Tanısı  Nasıl  Konur?

            DSM-V’e  göre  yeğin  (majör)  depresyon  bozukluğu  tanısı  kriterleri  aşağıdaki  belirtilerden  9  tanesinden  en  az  5  tanesinin  bulunmasıdır  ve  bunlardan  en  az  biri  ya  çökkün  duygudurum  ya  da  ilgi  yitirme/zevk  alamama  semptomu  olmalıdır:

  1. Neredeyse  her  gün,  günün  büyük  bir  bölümünde  çökkün  duygudurum
  2. Bütün  veya  neredeyse  bütün  etkinliklere  karşı  olan  ilgide  azalma  ya  da  zevk  alamama  durumu  (anhedoni)
  • Neredeyse  her  gün  psikomotorda  yavaşlama  (retardasyon)  veya  kışkırma  (ajitasyon)
  • Neredeyse  her  gün,  içsel  gücün  kalmaması  veya  bitkinlik
  • Neredeyse  her  gün  aşırı  değersiz  hissetme  veya  suçluluk  duygusu  yaşamak
  • Neredeyse  her  gün  düşünmekte,  odaklanmakta  ya  da  karar  vermekte  zorluk  yaşamak
  • Yineleyici  ölüm  düşünceleri,  intihar  düşünceleri,  intihar  girişimi  ya  da  intihar  tasarlamak

Yeğin  (Majör)  Depresyon  Bozukluğunun  Nedenleri  Nelerdir?

Beyin  kimyası  (örneğin  beynin  kimyasal  seviyelerindeki  anormallikler),  genetik,  yaşam  olayları,  tıbbi  durumlar  (örnek  olarak  fiziksel  ağrılar  veya  diyabet,  kanser  ya  da  Parkinson  gibi  hastalıklar),  ilaçlar  (ilaçların  yan  etkileri  olarak)  ve  kişilik  (örneğin  kolay  bunalan  veya  olaylarla  başa  çıkmakta  zorlanan  kişilik  özellikleri)  depresyonun  sebeplerinden  biri  veya  birkaçı  olabilir.  (Cleveland  Clinic,  2020)

Yeğin  (Majör)  Depresyon  Bozukluğunun  Tedavisi  Nasıl  Yapılır?

Yeğin  (majör)  depresyon  bozukluğu  toplumda  sık  görülen  bir  bozukluk  olmasına  rağmen  tedavi  süreci  çok  hassas  ve  önemlidir.

            Tedavi  Öncesi  Süreç

                        Tamamen  bir  tanı  değerlendirmesi  yapmak   

                        Kişinin  kendisine  veya  çevresine  zarar  verebileceği  bir  risk  faktörü  olup  olmadığını  değerlendirmek

                        Kişinin  hayatındaki  stresler  ve  sağlık  sorunlarını  belirlemek

                        Uygun  bir  tedavi  düzeni  oluşturmak

                        Tedavi  planını  kişiselleştirmek

                        Tedavinin  uzun  sürebilme  olasılığının  farkına  varmak

                        Tedaviyi  yeterli  dozda  ve  sürede  kullanmak

                        Ölçüme  dayalı  bir  bakım  sağlamak

                        Bozukluğu  durdurmak  için  çözmeye  çalışmak

            Tedavi  sırasında

                        Bozukluğu  durdurma  noktasına  ulaşmak  için  gereken  dozda  6  ila  9  aya  eşit  veya  daha  fazla  süre  boyunca  tedaviye  devam  etmek

                        Haftalık  düzenli  ziyaretler  oluşturmak

                        Uyumu  ve  nüksetme  belirtilerini  izlemek

            Bakım  Tedavisi

                        Tedaviyi  uzun  süreli  tutma  (genellikle  1  yıldan  fazla  bir  süre  boyunca  kişi  belirli  aralıklarla  kontrol  edilmeli  ve  eğer  ilaç  kullanan  biri  ise  kişi  senelik  olarak  kontrol  edilmeli)

                        Haftalık,  aylık  ya  da  senelik  düzenli  ziyaretler  oluşturmak

                        Uyumu  ve  nüksetme  belirtilerini  izlemek

(Davidson,  2010)

            Bu  süreç  ancak  danışan,  psikoterapistin  verdiği  görevlere  uyarsa  ve  düzelmek  için  çaba  gösterirse  başarılı  olur  çünkü  psikoterapistin  sadece  bir  araçtır.

Kaynakça

Amerikan  Psikiyatri  Birliği.  (2013).  Ruhsal  Bozuklukların  Tanısal  ve  Sayımsal  Elkitabı  (DSM-V)  (5  b.).  Amerikan  Psikiyatri  Yayıncılığı.

Cleveland  Clinic  Medical  Professionals.  (2022).  Depression:  Types,  Symptoms,  Causes  &  Treatment.   [online]  Cleveland  Clinic.

Çelik,  F.  H.,  &  Hocaoğlu,  Ç.  (2016).  Major  depresif  bozukluk’tanımı,  etyolojisi  ve            epidemiyolojisi:  bir  gözden  geçirme.  Çağdaş  Tıp  Dergisi,  6(1),  51-66.

Davidson,  J.  R.  (2010).  Major  depressive  disorder  treatment  guidelines  in  America  and            Europe.  The  Journal  of  clinical  psychiatry71(suppl  E1),  27767.

Fava,  M.,  &  Kendler,  K.  S.  (2000).  Major  depressive  disorder.  Neuron,  28(2),  335-341.

SÜREGİDEN  DEPRESYON  BOZUKLUĞU  (DİSTİMİ)

Süregiden  Depresyon  Bozukluğu  (Distimi)  Nedir?

Distimi,  kronik  bir  seyir  ile  ilerleyen  (en  az  iki  yıl  boyunca  günün  çoğunda  depresif  bir  ruh  halinde),  kalıcı  semptomları  bulunan  (iki  aydan  uzun  semptomsuz  dönemleri  olmayan)  ve  sinsi  yani  gizli  başlangıcı  olan  ​(bozukluğun  ilk  iki  yılında  majör  depresif  dönem  olmayan)  bir  bozukluktur.  Bilişsel  (örneğin,  düşük  benlik  saygısı,  umutsuzluk),  afektif  (disforik  duygudurum)  ve  sosyal-motivasyonel  (örneğin,  ilgi  veya  zevk  kaybı,  sosyal  geri  çekilme)  semptomların  vejetatif  semptomlardan  (örneğin,  uyku  veya  iştah  bozukluğu)  daha  yaygın  olmasına  rağmen,  depresif  semptomların  tümüyle  ortaya  çıkabilir.  (Klein  ve  Santiago,  2003:  808-809)

Süregiden  Depresyon  Bozukluğunun  (Distimi)  Belirtileri  Nelerdir?

Distimi  bozukluğuna  sahip  bireylerin  yeme  düzenleri  yoktur,  yani  ya  iştahları  hiç  olmaz  ya  da  aşırı  yeme  problemleri  yaşayabilirler.  Bunun  dışında  bu  bireylerde  uyku  sorunları  da  çok  fazladır,  yani  ya  hiç  uyuyamazlar  ya  da  aşırı  uyurlar.  Hayata  dair  enerjilerinin  olmaması,  yorgun  hissetmeleri  gibi  şikayetleri  olabilir.  Özgüvenleri  düşük  olan  bu  bireyler  sosyal  yaşantıya  katılımda  zorluk  çeker,  çoğunlukla  katılım  göstermezler.  Konsantre  olmada  zorluk  çekebilir  ve  kararsızlardır.  İçlerinde  hayata,  kendilerine  veya  geleceğe  ait  bir  umut  düşüncesi  bulunmaz.

Süregiden  Depresyon  Bozukluğunun  (Distimi)  Tanısı  Nasıl  Konulur?

DSM-V’E  göre  distiminin  tanı  kriterleri  6  tanedir  ve  bu  6  taneden  en  az  2  tanesinin  bulunması  gereklidir.  Ayrıca  bu  belirtiler  2  yıl  boyunca  gözlemlenebilmelidir  (çocuk  ve  ergenlerde  ise  1  sene  yeterlidir):

  1. İştahsızlık  veya  fazla  yeme
  2. Uykusuzluk  veya  çok  uyuma
  3. Enerji  düşüklüğü  ya  da  yorgunluk
  4. Düşük  özgüven
  5. Konsantrasyon  düşüklüğü  ya  da  karar  vermede  zorlanma
  6. Umutsuzluk  hissi

(DSM-V,  2013:  168)

Süregiden  Depresyon  Bozukluğunun  (Distimi)  Nedenleri  Nelerdir?

Ailevi  Psikopatoloji:  Distimi,  kronik  bir  bozukluk  olarak  tanımlanır  ve  bu  kelimeden  anlaşıldığı  kadarıyla  aileden  gelen  bir  etken  görülme  olasılığı  çok  yüksektir.

Erken  Çocukluk  Talihsizlikleri:  Çocuklukta  yaşanılan  talihsizlikler  (ebevenylerin  kavgalı  boşanması,  yakın  görülen  bir  bireyin  vefatı  gibi),  fiziksel  ve/ya  cinsel  istismar,  ihmal  gibi  olaylar  süregiden  depresyon  bozukluğuna  sebebiyet  verebilir. 

Mizaç,  Kişilik  ve  Kişilik  Bozuklukları:  Mizaç  (örneğin  içe  dönük  bir  karaktere  sahip  olmak),  kişilik  ve  var  olan  bir  kişilik  bozukluğu  distimiye  yol  açabilir.

Kişilerarası  İlişkiler:  Kişilerarası  güçlükler  kişide  stresi  çoğaltır;  olumsuz  geribildirim  beklentisi,  aşırı  onay  arayışı,  çatışmadan  kaçınma  ve  suçlama  gibi  davranışların  varlığı  distimiye  sebebiyet  verebilir.

Bilişsel  Etmenler:  Stres  veya  ruminasyon  gibi  bilişsel  etmenler  de  distimi  nedenleri  arasındadır.

(Cengiz  vd.,  2004:  22-23)

Süregiden  Depresyon  Bozukluğunun  (Distimi)  Nasıl  Tedavi  Edilir?

Geçici  depresyon  bozukluğu  (distimi)  psikoterapiler  ve  bazı  çeşitli  ilaçlarla  tedavi  edilir.  Bu  tedavi  yöntemleri  ayrı  ayrı  da  olabilir,  birlikte  de  olabilir.  Psikoterapiler  içerisinde  danışmanlık  (sorunları  anlamak  ve  çözüm  yolları  bulmayı  kolaylaştırmak  için),  davranışsal-bilişsel  psikoterapi  (olumsuz  inançları  daha  gerçekçi  görmeyi  sağlamak  adına)  ve  kişilerarası  psikoterapi  (duygu  dışa  vurumlarını  kabul  etmek,  kontrol  altına  almak  ve  kişilerarası  etkileşimleri  geliştirmek  için)  vardır.

(Yazıcı,  2004:  61)

Kaynakça

Amerikan  Psikiyatri  Birliği.  (2013).  Ruhsal  Bozuklukların  Tanısal  ve  Sayımsal  Elkitabı  (DSM-V)  (5  b.).  Amerikan  Psikiyatri  Yayıncılığı.

Cengiz,  Y.,  Kutlar,  T.,  HACIOĞLU,  M.,  &  Yaman,  M.  (2004).  Distimik  Bozukluk:  Gözden Geçirme.  Düşünen  Adam  Dergisi17(1),  21-26.

Klein,  D.  N.,  &  Santiago,  N.  J.  (2003).  Dysthymia  and  chronic  depression:  Introduction,            classification,   risk  factors,  and  course.  Journal  of  Clinical  Psychology,  59(8),  807–816.

Yazıcı,  O.  (2004).  Distimi.  Klinik  Psikiyatri.  54-62


AYBAŞI  ÖNCESİ  (PREMENSTRÜEL)  DİSFORİ  BOZUKLUĞU

Aybaşı  Öncesi  (Premenstrüel)  Disfori  Bozukluğu  Nedir?

Premenstrüel  Disforik  Bozukluk  (PDB)  aybaşı  döngülerinin  âdet  olma  döneminden  yaklaşık  1  hafta  önce  ortaya  çıkan  ve  âdet  kanamasının  başladığı  zamanda  kaybolan,  davranış  ve  duygu  değişiklikleri  ve  fiziksel  belirtiler  gösterilmesine  sebep  olan  bir  bozukluktur.  (Danacı  vd.,  2001:  15)

Aybaşı  Öncesi  (Premenstürel)  Disfori  Bozukluğu  Belirtileri  Nelerdir?

Kişide  irritabilite  (aşırı  tepki  vermek),  ağlama  krizleri,  ruh  hali  değişiklikleri,  aşırı  yorgun  hissetmek,  hayattan  veya  yaşanılan  olaylardan  zevk  alamama,  kontrasyonda  güçlük,  iştah  değişiklikleri,  depresif  olmak  gibi  belirtiler  bulunabillir.  (Grady-Welikly,  2003;  Müderris  vd.,  1999)

Aybaşı  Öncesi  (Premenstürel)  Disfori  Bozukluğu  Tanısı  Nasıl  Konulur?

DSM-V’e  göre  aybaşı  öncesi  (premenstrüel)  disfori  bozukluğu  tanısı  aşağıda  verilen  maddelerden  en  az  bir  tanesini  içermelidir:

  1. Duygusal  değişkenlik  (örnek  olarak  bir  anda  kendini  aşırı  kötü  hissetme  ya  da  kabul  görmek  için  artan  duyarlılık)
  2. Kolayca  sinirlenmek,  öfkelenmek  ya  da  kişilerarası  çatışmalarda  artış
  3. Çökkün  duygudurum,  umutsuz  hisleri  veya  kişinin  kendini  küçümseyen  düşünceleri
  4. Bunaltı/gerginlik  hissi  ve/ya  da  diken  üstünde  hissetmek  ve/ya  da  sinirli  olmak

Bu  4  tanı  ölçütünün  dışında  birleştirildiğinde  5.  olarak  sayılacak  birkaç  maddenin  de  en  az  bir  tanesi  göz  önüne  alınmalıdır:

  1. Anhedoni  (Etkinliklerden  veya  insanlardan  veya  hayattan  zevk  alamama)
  2. Odaklanmada  güçlük
  3. Uyuşukluk,  kolay  yorulma  veya  içsel  güçte  azalma
  4. Yeme  isteği  değişikliği  (aşırı  yemek  yeme  ya  da  belirli  yiyecekleri  aşırı  yeme  isteği)
  5. Aşırı  uyuma  ya  da  uykusuzluk 
  6. Bunalmışlık/denetimi  yitirmişlik  hisli
  7. Fiziksel  belirtiler  (göğüslerde  duyarlılık  veya  şişme,  eklem/kas  ağrısı  veya  ani  kilo  alımı  gibi  vücudun  şişmesi)

Aybaşı  Öncesi  (Premenstürel)  Disfori  Bozukluğu  Nedenleri  Nelerdir?

Genetik  yapı,  nörobiyolojik  faktörler,  hormonal  değişiklikler,  endokrin  bozukluklar,  ailede  premenstrüel  sendrom  öyküsü  bulunması,  depresyon  ya  da  duygulanım  bozukluğu  öyküsü  (Örneğin  lohusalık  depresyonu)  gibi  durumlar  kişide  aybaşı  öncesi  (premenstürel)  disfori  bozukluğuna  neden  olabilir.

Aybaşı  Öncesi  (Premenstürel)  Disfori  Bozukluğunun  Tedavisi  Nasıl  Yapılır?

Aybaşı  öncesi  (premenstürel)  disfori  bozukluğu  tedavi  yöntemi  2’ye  ayrılır:  biyolojik  ve  psikolojik  yaklaşım.  İlaçlar  dışında  bu  bozukluğa  eğitim,  stres  yönetimi  ve  stresin  azalması,  egzersiz,  gevşeme  teknikleri  ve  bilişsel-davranışçı  psikoterapiler  gereklidir  (Türkçapar,  2011:  342).

Kaynakça

Amerikan  Psikiyatri  Birliği.  (2013).  Ruhsal  Bozuklukların  Tanısal  ve  Sayımsal  Elkitabı  (DSM-V)  (5  b.).  Amerikan  Psikiyatri  Yayıncılığı.

Danacı,  A.  E.,  Taşkın,  E.  O.,  Koltan,  S.  O.,  &  Uyar,  Y.  (2001).  Premenstrüel  disforik  bozuklukta        semptomatolojinin  adet  döngüsüyle  ilişkisi.  Anadolu  Psikiyatri  Dergisi2(1),  15-20.

  Grady-Weliky,  T.  A.  (2003).  Premenstrual  dysphoric  disorder.  New  England  Journal  of  Medicine,         348(5),  433-438.

Müderris,  İ.  İ.,  Gönül,  A.  S.,  Sofuoğlu,  S.,  Taşçı,  S.,  &  Bayatlı,  M.  (1999).  Genç            kadınlarda        premenstrüel  disforik  bozukluk  prevalansı.  Klinik  Psikiyatri2(3),  197-201.

Türkçapar,  A.  F.,  &  Türkçapar,  M.  H.  (2011).  Premenstruel  Sendrom  ve  Premenstruel  Disforik Bozuklukta  Tanı  ve  Tedavi:  Bir  Gözden  Geçirme.  Klinik  Psikiyatri  Dergisi14(4).